Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

1 sayfadaki 2 sayfası 1, 2  Sonraki

Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:05

"Turnam" türküsü

Mehmet Gürırmak kendi ifade ve üslûbuyla "Turnam" türküsü meselesini şöyle anlatmaktadır.

"Üstad, 'Muhammed, yavrum, bir nat-ı şerif söyler misin?' dedi.

"Söylerim efendim' dedim. Yahu! Birçok destan, naat biliyorum. Geliyor da aklıma, Turnam türküsü geliyor, başka birşey gelmiyor. O kadar araştırıyorum, imkân yok. Koca evliyanın yanında Turnam türküsünden başka birşey gelmiyor. Ben Turnam türküsüne başladım.

"Bir beyit bitince, 'Fesübhanallah Muhammed, sen ne yapıyorsun? Bu, avam kısmının türküsü' dedi.

"Ne olursa olsun Efendim, neyse cezam çekeceğim, bunu illâ çağıracağım' dedim.

"Fesübhanallah' dedi. Boyuna "Fesübhanallah' çekiyor. Bir taraftan korkuyorum, öfkelenirse diye. Ama sesim de inadına daha fazla çıkıyor, dağ, taş inliyor. O devamlı "Fesübhanallah' çekiyor. 'Hiç böyle başıma gelmedi' diyor. Nihayet bitti. Ben hâlâ korkuyorum.

"Bir an sonra gülümseyerek, 'Muhammed, bana hakkını helal et' dedi.

"Ben de 'Hay hay, ne hakkı bu? Yerden göğe helâl olsun' dedim.

"Üstad, 'Öyle bir ilham geldi ki, sakın çocuğa dokunma, biz ona nat-ı şerif sevabı yazıyoruz; ne çağırırsa çağırsın dendi, beni şaşırttın sen' dedi.

"Hayret ediyorum. Bilerek değil, elimde olmadan, o kadar nat-ı şerif bildiğim halde "Turnam' türküsünden başka aklıma gelmiyordu.

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:06

Üstad, Tahirî’nin hatırı için suçlu talebesini affederdi.

Üstadının yanında çok ehemmiyetli yeri ve mevkii vardı.
Bazan Üstad Bediüzzaman, bazı talebelerine kızıp, darıldığı zaman, o hiddet anında, içeri Tahirî Mutlu girince, o hiddet halinden çıkan Üstad, hep onun hatırı için, o suçu bağışlayıp affedermiş.

Bir anda o hiddetli, öfkeli hali hemen değişip:

“Tahirî! Gel..” diye tebessümle karşılarmış, rahmetliyi..

Ey Allah’ın veli kulu!

Eyüpsultan tepelerinde, ebediyetlerin nurlu dünyasından, şu karanlık dünyamıza ışık, himmet ve mânevî yardımını esirgeme!

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:08

Bazen Hafız Tevfik Ağabeyler Risale-i Nur’un telif olduğu yerleri bize gösterirken, ‘Bak size bir hatıra anlatayım’ derdi. Bir defasında şunları anlatmıştı:

‘Üstadımızla tenha kırlara giderdik. Münasib bir yere oturur, belirli bir noktaya bakardı. Çok süratli söylerdi, ben de çok süratli yazardım. Eli ile ‘Yaz kardaşım’ der ve devamlı bir noktaya bakardı. Arada bir, ‘Dur, kesildi. Git sinekleri kovala’ derdi. Ben de hakikaten çok fazla sigara içerdim, başım şişerdi.

Üstadımızdan ayrılır, bir taşın arkasına oturur, sigaramı içer bitirirdim. Üstad, ‘Gel kardaşım, gel’ derdi. Tekrar yazmaya başlardık. Öyle risaleler var ki; bazen bir saatte, bazen iki saatte yazmışız’ Yeminle söylerdi ki: ‘Aynı risaleyi başka zaman iki günde yazmakla bitiremezdim.’

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:09

Gece geç saatlere kadar ders ve ibadetle meşgul olduklarından, sabahleyin namaza kalkmaları zor oluyordu.

Bediüzzaman, "Kardeşim, keşke bir horozumuz olsaydı, sabahları öter, biz de rahatlıkla uyanırdık" dedi.

Molla Hamid hemen atıldı:

- "Efendim bizim evde horoz var, ben getiririm."

Bediüzzaman biraz düşündükten sonra:

- "Bu horoza bir de hanım lazım, yalnız kalamaz, canı sıkılır" dedi.

Molla Hamid:

- "Efendim, bizde tavuk çok, bir iki tane de tavuk getiririm, ne olacak?

Bediüzzaman:

- "Bunlara kümes de lazım, ne yapacağız?"

- "Efendim benim biraz marangozluğum vardır, hallederim."

- "Peki yem lazım, onu ne yapacağız?"

- "Efendim biz çiftçiyiz, ambarlarımız buğday dolu, getiririm, merak etmeyiniz."

Bediüzzaman daha dayanamadı ve şöyle dedi:

- "Hamid, ben kendimi dünyadan uzaklaştıracak şeylerle meşgul etmek istiyorum. Sen ise beni dünyaya çağırıyorsun. Yok yok, horoz falan lazım değil."

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:11

"Top ne işe yarar?"

Yine bir gün, Ceylân Çalışkan'ın amcası oğlu Zeki Çalışkan, Ceylân çalışkan'ın üvey kardeşi Sadık Çalışkan ile reyahin çiçekleri toplamış, Keçili köyü civarında üstada götürmek, hem de orada top oynamak için, yol kenarından giderken Üstad faytonda, Ceylân Çalışkan ise arabanın atını sürmekte iken, yol kenarında giden kardeşini ve amca oğlunu görmüş.

Arabayı durdurarak, iki çocuğu da arabaya almışlar. Utanarak topu arkalarına saklamak istemişler. Bu esnada Üstad "Bu nedir?" diye topu sormuş.

Zeki Çalışkan utanç içinde cevap verememiş, sadece ve sessizce, suçluluk psikolojisi içinde "Top!" diyebilmiş. Üstad ise "Bu ne işe yarar?" deyince Zeki Çalışkan daha da utanmış, ama yine Ceylân Çalışkan imdada yetişerek, topu tarif etmeye başlamıştı:

"Üstadım, bu topu atarlar, tekrar yakalamak için peşinden koşarlar" deyince Üstad "Fesübhanallah" diye tebessümle karşılamış.

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:14

Kaybolan çoraplar

"Yine bir gün, Üstad'ın yanına gittiğimde kaybolan çorabını arıyordu. Ben de kendisine yardım ettim. Bana dedi ki:

"Kardeşim ben çoraplarımı her yerde aradım, hattâ (gülerek) dedi, kibrit kutusunun içini bile aradım! Bazı meczup evliyalar var, bana yardım edecekleri yerde, benimle eğleşiyorlar. Halbuki bu ızdırapların, bu şiddetli takiplerin altında bana yardım etmeleri lâzımken, bana yardım etmiyorlar, bilâkis, böyle maniler çıkararak, benimle eğleşiyorlar. Bu Halk Partisinin şiddetinde bana niçin yardım etmiyorlar?' Gülümseyerek, 'Beşyüz bonknot (lira) tazminat vermezlerse kabul etmem' dedi.

"Tebessüm ederek kalktı, abdest alıp namaza durdu. Sonra duasını yaptı. Daha sonra, soba deliğine bakıyordu. Çorabın ucu, sobanınborusunun yanından çıkmış sarkmıştı. Meğer fareler çorabı alıp sobanın içinden götürmüşler, soba deliğine bırakmışlardı. Üstad, 'Bunda bir hikmet-i İlâhi var' dedi.

"Meğer daha önce Risale-i Nur'un bazı parçalarını soba deliğine saklamış. Fakat zamanla oraya koyduğu hatırından çıkmış. Nur'un parçalarını oradan alarak başka, daha emin bir yere sakladık. Az sonra kapı çaldı, polis jandarma ve bekçiler içeri doldular. Her tarafı didik didik aradılar, fakat bir şey bulamayınca zabıt tutarak çıkıp gittiler.

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:16

İki Arkadaşın Latifesi

Bediüzzaman`ın ilmini, kahramanlığını ve yüksek faziletlerini her zaman takdirle anıyordu.

Bediüzzaman, Meşrutiyet sonrası İstanbul dönüşünde neşrettiği eserleri talebelerine okutuyormuş. Şeyh Celal ise bu eserleri (İki Mekteb-i Musibet Şehadetnamesi) okumadığı gibi, Bediüzzaman`a latife tarzında:

"Seyda, İstanbul`a gitmişsin, orada başından geçenleri oturup yazmışsın, şimdi de burada bunları okutuyorsun?" deyince, Bediüzzaman da şaka yollu:

"Celal sen benim muarızım mısın yoksa?" diye Şeyh Celal`e mukabele edermiş ve yine latife olarak "Celal, sen benim ağzımda dikenli bir lokum gibisin. Ne yiyebiliyorum, ne de atabiliyorum" dermiş.

Yine Bediüzzaman`la Şeyh Celal kendi aralarında daha çok gençken karar vermişler ki: "Hiç evlenmeyelim!"

Şeyh Celal bu hatırasını da anlatarak, bu söze kendisinin sadık kalmadığını, sözünde durmadığını ifade edermiş.

Genç Said`le Celal Efendi bazan çeşitli oyunlar ve yarışmalar da yaparlarmış. Bir gün geniş bir su arkını atlamak için iddiaya girişmişler. Genç Said bu arkı muvaffakiyetle atlayınca Celal kendisinin de atlayacağını söyleyerek, hızlanıp dereye atlıyor, ama geçemiyor, suyun tam çamurlu kısmına çöküyor.
Bediüzzaman`ın Talebelik Arkadaşı ŞEYH CELÂL EFENDİ

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:17

İstanbul'ın bu kahraman mücadelesini yakından takip eden Ankara hükümeti, onu dâvet eder. Önceleri ''Ben tehlikeli yerde mücahede etmek istiyorum. Siper arkasında mücahede etmek hoşuma gitmiyor.

Anadolu'dan ziyade, burayı daha tehlikeli görüyorum'' diyerek bu dâvete yanaşmasa da, ısrarlı teklifler üzerine 1922 yılı Kurban Bayramından bir hafta kadar evvel trenle Ankara'ya gider. İstasyonda kalabalık bir halk topluluğu ve milletvekilleri tarafından karşılanır.

Zamanın Siverek Milletvekili Yüzbaşı Abdülgani Ensari ile Bediüzzaman arasında o günlere ait şöyle bir lâtife cereyan eder:

3 Temmuz 1922 Perşembe günü Kurban Bayramı arefesinde Bediüzzaman, Ensari'ye:
''Ensari! Yarın Said'in başını kesecekler'' der.

Ensari de bu cümledeki inceliği ve tevriyeyi anlayamaz ve ''Nasıl olur efendim?'' diye telâş eder.

Bediüzzaman bu lâtifeyi ona şu şekilde izah eder: ''Said kelimesinden ''sin'' harfi kaldırılsa, yani baş harfi olan ''sin'' kesilirse, geriye ''iyd'' kalır ki, o da bayram demektir. Yarın kurban bayramıdır.''

(Bilinmeyen Taraflarıyla B.S.N., s. 258)

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:18

Lâtif bir nükte
Avukat Hulusi Bitlisi Aktürk, 1948 Afyon Mahkemesi Temyiz Lâyihasında şöyle anlatır:

“(Bediüzzaman) Tahir Paşa’nın yanında bulunduğu yıllarda bir gün, bir ilim meclisinde Tahir Paşa, Maliki mezhebine ilişmek kasdı ile kendisine:

‘Kelp (köpek), hınzır (domuz) gibi necis (pis) mi, değil mi?’ diye sordu.
Molla Said de: ‘Maliki mezhebinde kelp tahirdir (temizdir). Fakat Tahir kelp değildir’ diye cevap verir.

“Bu hadise bize meşhur hiciv şairi Nef’î’yi hatırlatır:
“Bana Tahir Efendi kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir.
Maliki mezhebim zirâ
İtikadımca kelp tahirdir.
“Bediüzzaman, ‘Tahir kelp değildir’ demekle, hem Tahir Paşa’yı Nef’î’nin hicvinden kurtardı, hem de edebî bir sanat yaptı.”
(Bilinmeyen Yönleriyle Bediüzzaman Said Nursî, s. 79)

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:19

Van'da temeli atılan üniversite

Edremit'teki temel atma merasimlerini gören, Vanlı Hakkı Edremit:

"Büyük ziyafetler verildi. Çeşitli yemekler yapıldı. Uzun tulumba tatlıları yenildi. Temel atılmadan önce, 'Şarkın ve garbın âli şahsiyeti, Hâzâ Bediüzzaman, Molla Said Hazretleri' diye kendisini takdim ettiler. Daha sonra da temele ilk harcı, bizzat kendisi koydu" diyor.

Tahir Paşa çok sevdiği Bediüzzaman'a:

"Nasıl, Seyda bu ziyafetleri beğendin mi?" deyince, Bediüzzaman da Tahir Paşaya gülerek şu cevabı vermiş:

"Cömertlikte İbrahim Halilullah'a ulaşamazsın. Onun köpekleri de gümüş tabaklarda yemek yerlerdi."

Nuh Polatoğlu

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:20

Uzun birader

"Eyüp'te iken şöyle bir hatıramız oldu: Eyüp meydanındaki yoğurtçudan yoğurt alırdı. 'Merhaba yoğurtçu efendi'derdi.

"Hiç unutmam. Örme bir kesesi vardı, onu çıkarır parasını verirdi. Yoğurdu alıp yukarıya çıkarken, köpekler peşimize düşerdi. Köpeklere 'Pist birader, pist birader' derdi. Bir gün, ben, 'Üstad'ım; o birader, ben birader. Böyle olur mu?' dedim.

"O da: 'Sen uzun biradersin' dedi.

"Otuz yıl sonra l952'de Sirkeci'de Akşehir Palas Otelinde ziyaretine Eşref Edip Beyle gittiğimizde beni bu nam ile yine tanıdı. 'Ve aleyküm selâm! Uzun birader' dedi.

Tevfik Demiroğlu

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:21

"30 kuruş mu çok, 700 lira mı çok?"

"Üstadımız Hazretleri bir gün beni çağırdı. Zübeyir Ağabey için, 'Bu senin hemşehrin çok ahmak, benim için herşeyini terketti, görüyorsun çok dövüyorum, kovuyorum, bir türlü gitmiyor, hem de maaş ve ticarî geliri 700 lira idi. Onları da bıraktı, şimdi ben hemşehrine 30 kuruş veriyorum, hiç sesini çıkarmıyor. Senin bu hemşehrin ahmak değil mi?'

"Üstadım, değil.'

"Neden? Bak babasını anasını terk etti, memuriyetini terk etti, üstelik bir de benden dayak yer. 30 kuruş gibi pek cüz'î bir para veriyorum... 30 kuruş mu çok, 700 lira mı çok?'

"Üstadım sizin o 30 kuruş çoktur.'

"Sen mekteplisin, hiç hesap okumadınız mı? 30 kuruş 700 liradan nasıl çok olur?'

"Üstadım Zübeyir Ağabey en iyisini yapmıştır, sizin verdiğiniz o 30 kuruş 700 liradan çok daha iyidir.'

"Nasıl iyi olur, anlaşıldı sen hemşehrini tutuyorsun, sen de ahmaksın. Hemşehrini benim yanımda müdafaa ediyorsun, anlaşıldı. Ondan sana ahmaklık bulaşmış ve seni kandırmış' diye lâtife etmişti.

Ahmed Gümüş

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:22

Kedinin şikâyeti

"Seyda'nın bir de kedisi vardı. Kendileri Nurşin Camiine gidince, kedi benim namaz seccademi kirletmişti. Ben de kendisine iki tokat vurdum. Bu dayaktan sonra kedi kayboldu. Akşamleyin eve gelmedi.

"Bir gün sonra, her gün kahvaltıyı almaya gelen talebesi gelmedi. Ben, bizim beye; "Talebe gelmedi, Seyda'nın kahvaltısı gecikiyor, istersen bugün sen götür' dedim. Van'da öğretmenlik yapıyordu.'Kahvaltıyı verir, oradan da mektebe gidersin' dedim. Kahvaltıyı verdim ve alıp götürdü. Nurşin Camiine gittiğinde bizim kediyi orada görmüş.

"Seyda gülerek:

"Rabia bu kediye ne yaptı, dövdü mü yoksa? Bana şikâyete geldi. Kendinin de, Rabia'nın da suçları vardır. Fakat ben her ikisini de affettim' dedi.

"Sonra kedi bize bir daha gelmedi, hep Seyda'nın yanında kaldı.

Rabia ünlükul

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:23

“ÜSTADIN BİR LATİFESİ

Vahşi Şaban ağabey anlatıyor: “Bir defâsında Isparta’da ki Üstâdın kaldığı dersânenin sofasında, sofrada yuvarlak ince yüksekçe bir tencere içinde bulgur pilavı yiyorduk. Üstad içeriden odasından çıktı. Elinde küçük bir fincan vardı.

Dedi ki; “Ben bu günlerde çok oburlaştım. Bir fincan tereyağını bu sefer bir haftada bitirdim.” dedi. Halbuki, ben onun bir haftada bitirdim dediğini bir kerede yesem, dişimin kovuğunu bile doldurmazdı. Bir kere bile beni doyurmazdı.

Sonra bize bakarak dedi ki; “Siz bu bir tencere pilavı bir kerede mi yiyorsunuz.? Ceylan Ağabey dedi ki; “Ohoo Üstâdım bu ne ki, bunu bitiriyoruz. Bir tencere daha doldurup onu da yiyoruz.”

Üstâd tebessüm ederek dedi ki, “Siz gençsiniz, çalışıyorsunuz. Yiyin size helal olsun.”

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:24

ŞABAN AĞABEY’DEN

Vahşi Şaban ağabey halen Isparta’da ikamet eden çok tatlı ve esprili bir zattır. Kendisini ziyaret etmek isteyen öğrenci gruplarını gülmekten kırıp geçirir. “Sizi ziyarete geldik diyenlere ilk mukabelesi “kardeşim ben türbe miyim” olur.

Üstad bana “yemek pişirmesini bilir misin ?” diye sordu. Bilirim efendim” dedim. Halbuki Üstadın ne yediğini , yemeğinin nasıl pişirildiğini bilmiyordum. Üstad; “Burada pişireceksin” dedi. Ben “ Yağ bu kadar yeter mi?” diye sordum. Üstadımız başıyla evradını okurken başıyla işaret etti. Ben tuzu da sorunca Üstad hiddetle “Sen beni meşgul ediyorsun” diye beni kovdu.

Ben Mahmut’ a gittim. “Üstad beni kovdu” dedim. O dedi ki: “Bir şey olmaz, sen içeri gir üç parmak şehriyeyi sefer tasındaki suya koy, iki parmağınla tuz al onu da ilave et. Bir çay kaşığı tereyağı bırak, kaynayıp pişince ocaktan indir, bir yumurta içine kır, Üstad ona iki kaşık yoğurt koyar, yer.”

Ben korka korka içeriye girdim. Öyle yaptım, Üstad onu üç öğün ekmek doğrayarak yedi. Ertesi gün artanı Küçük Ali Ağabey ile bana verdi, “Tabağımı da yemeyin” diye bize iltifat etti. Kalanını ikimiz beraberce yedik.“

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:30

Biz Edirnekapı Mihrimah Sultan Camiine gittik. Vakit ikindiydi. Baktık, Üstad Hazretleri camiin arka tarafında oturuyor. Ezan okunmasına on dakika vardı. Biz de arka plâna geçip oturduk. Ezana okunmaya başladı. Namaz kılındı.

Tesbihattan sonra Üstad Hazretleri bizi görünce 'Mâşaallah, mâşaallah!' diyerek memnuniyetini ifade ettiler. Beraber camiden çıktık. Avludan caddeye inmeden Üstad Hazretleri sordu. 'Burada yüksekçe, etrafı görecek bir yer yok mu?' Caminin kıble tarafındaki çevre duvarını elimle göstererek, 'Üstadım, burası var' dedim.

Ve o tarafa doğru yürümeye başladık. Daha o zaman yüksek binalar yoktu. Bu semtlerde, eski İstanbul'un mütevazi binaları vardı. Caminin bulunduğu mahal yüksek olmakla beraber, çevre duvarı pek yüksek değildi.

Duvarın yanına geldik. Hazret-i Üstada bana, 'Sen eğil, ben senin sırtına basıp duvara çıkayım' dedi. Ve ben hemen eğildim. Üstad bana bu sefer, 'Sen dur, Ziya eğilsin' dedi. Ve o eğildi. Onun üzerine basarak duvara çıktı. Ben aşağıdaydım. Ziya da Üstadın yanına çıktı. Üstad bana sordu:

"Şimdi sen hakem ol. Bu Ankara'dakiler bana, 'Sen bizim işimize yardım etmiyorsun' diye kızıyorlar. Sen ne dersen ben öyle yapayım. Ben onların yanına mı gideyim? Yoksa bildiğin gibi, Risale-i Nur hizmet tarzında mı çalışayım?' dedi. Ben ellerimi dua eder gibi Üstada doğru kaldırarak, 'Üstadım, nasıl olur, siz onların içersine nasıl girersiniz?' der demez yüksek sesle, 'Tam...' dedi. Ve kabristan tarafını bir eliyle göstererek, 'Bu ölülerin arasına gireceğim, bu delilerin arasına girmeyeceğim' dedi. Sonra, 'Sen de yukarı çık' dedi. Ben de çıktım. Üstad Hazretleri mülâfete ediyordu.

Bana, 'Sizin evi buradan göster bakalım' dedi. Ben Draman Camiini ve avlusundaki büyük selvileri nirengi alarak evin yerini tesbite çalışırken, 'Vah zavallı, evini de kaybetti, nasıl gidecek?' diye mülâfete ediyordu.

Mehmed Fırıncı

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:30

Onlar gezmeye çıktılar...

Talebelerini ev aramaya göndermişti.Onlar bir müddet gecikince Üstad lâtife tarzında,onlar ev aramaya çıkmadılar,gezmeye çıktılar,demişti.
Sonra talebelere anlattığımda güldüler,hakikaten öyle oldu,dediler.

H.Şükrü Beşeoğlu

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:32

ARAMIZDA YABANCI YOK


Bir gün diğer talebelerinde bulunduğu bir sırada Üstad,Ceylan'a bir şeyden dolayı kızar ve dövmek ister:
''Ceylan,çabuk yanıma gel!sana bir şey diyeceğim!''der
Ceylan dayak yiyeceğini anlamıştır:
''Üstad'ım ne diyeceksen ordan söyle!''diye cevap verir.
Üstad,'Yanıma gel.Hususidir,kulağına söyleyeceğim''deyince Ceylan,Üstad'ım aramızda yabancı yok,oradan söyle''der.Üstad'ın kızgınlığı gider,yine tebessüm eder.

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:33

Bu olayı Abdullah Yeğin Ağabey,Oflu bir hocadan naklen anlatıyor:

Bediüzzaman Hazretleri,İstanbuldan doğuya doğru yaptığı deniz seyahati sırasında Of limanına da uğrar.Bu arada bir Medresenin müderrisi Üstada adını sorar.O da şöyle zarif bir beyt ile ismini bildirir.

'Kes,''müderris'' ayağın,hem ''mûid''in başını
Koy ayağın baş yerine,tâ bilesin adımı.

Bu beytin açıklaması ise şöyledir:

'' Müderris kelimesinin ayağı olan,müder kısmı ile,mûid kelimesinin başındaki mû harfini kes.Sonra,müderris kelimesinden arta kalan sin harfini baş tarafa al.

Mûid kelimesinin başındaki mu yerine koy,benim ismim meydana çıkar.Yani,Said.''

Belâgat,yâni,mukteza-yı hâle mutabakat,Üstadımızın şîârıdır

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:35

Onun nazarında, hayvanlara şefkat ve saygı Yüce Yaratıcı’ya iman ve sevgi nispetindeydi ve hayvanlar da şahsiyet sahibi, değerli varlıklardı. Nezafet (temizlik) memuru olarak vasıflandırdığı sineklere, ‘kuşçuklar’ hattâ ‘benim kuşçuklarım’ der; onların öldürülmelerine izin vermez, “Sadece odadan çıkarın, yeter.” derdi.

Köpeği sadakatinden dolayı överdi. İstanbul’da kaldığı dönemde, yoğurt almaktan dönerken peşine takılan bir köpeğe “Hişt, birader!” şeklinde hitap etmiştir.

Herkesin ‘eşek’ dediği hayvana o ‘işlek’ der; böylece o hayvanın çalışkanlığını ve gayretini öne çıkarırdı.

Yine onun dilinde öküzün ismi, öküz efendiydi. İnsanlar için kullanılan ve karşıdakine değer verildiğini gösteren ‘efendi’ unvanını o, bir hayvan için kullanmakta beis görmezdi.

1925’te Van’dan Batı Anadolu’ya sürgün edilmişti. Yolda kızakları çeken öküzlerden birinin ayağı kanamıştı. Bunun üzerine Bediüzzaman Hazretleri, herkesi şaşırtacak şu sözü gayet fıtrî bir şekilde söylemişti: “Beyler, inelim, öküz efendinin ayağı kanıyor!” Arkadaşı: “Hocam biz para verdik bunların sahiplerine...” deyince Bediüzzaman: “Oğlum, onlar bu hayvanların sahibi değil; ancak mutasarrıfıdırlar.” cevabını vermişti.

Son Şahitler

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:36

Bediüzzaman Hazretleri, çocukluk döneminde inzivaya çekildiği türbede çorbasının suyunu kendisi içer, tanelerini ise karıncalara verirdi. ‘Cumhuriyetçi’ olarak vasıflandırdığı karıncalara ekmek, bulgur ve şeker atar; neden şeker attığını sorduklarında da: “Bu da onların çayı olsun.” diye lâtife ederdi

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:36

Gaziantep Eğitim Enstitüsü Müdürü Zeki Aktan'ın babası Komiser Hafız'dan naklettiğine göre Bediüzzaman,Diyarbakır'a geldiği zaman,orada Ziya Gökalp'la görüşür.

Onun kavmiyetçi fikirlerinin ve '' Kızıl Elma'' idealinin hayali bir şey olduğunu bildiğinden,ona şöyle lâtîfe eder:

Köylüyüm diye ta'netme beni
Ben de kibarım
Bir kelle soğanı
Bin kızıl elmaya değişmem.

Bilinmeyen taraflariyle Bediüzzaman Said Nursi

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:38

Molla Süleyman şöyle bir hatırasını anlatıyor:

O günlerde, Yunan Başvekili Venizelos, İngiliz Başvekili Lloyd George'dan 50 bin kişilik silah almıştı. Bu silahlarla Anadolu'ya taarruz edecekleri sırada, bir Cuma gecesi Üstad Bediüzzaman namaza başladı ve gece sabaha kadar "Ya Rabbi, senin askerlerin çoktur, bu düşmanlara fırsat verme!" diye dua etti. Sabahleyin ben, Divanyolu'ndan gazetesini ve çorbasını almaya çıktım. Gazeteler, Yunan Krali I. Aleksandros'u maymun ısırdığını, maymunu ise öldürdüklerini yazıyorlardı. Bir gazete alıp götürdüm.

Üstad çok sevindi ve gülerek bana "Süleyman, bir kalem getir de bu hayvanın arkasından bir mersiye yazalım." dedi. Hemen gazetenin kenarına, şu mersiyeyi yazdı:

MÜCAHİD BİR HAYVAN MERSİYESİ

"Rabb'inin ordularını kendisinden başka hiç kimse bilmez." (Müddessir/31)

İşte o cünuddan (ordulardan) bir gazi şehid,

Nev-i hayvandaki meymun-u said (bahtiyar, uğurlu ve mesud)

Ey maymun-ı meymun (bahtiyar, uğurlu maymun)

Mü'minleri memnun, düşmanları mahzun,

Yunan'ı da mecnun eyledin.

Öyle bir tokat vurdun

Ki, siyaset çarkını bozdun

Lloyd George'u kudurttun,

Venizelos'u geberttin.

Mizan-ı siyasette pek ağır oturdun

Ki, küfrün ordularını, zulmün leşkerlerini

Bir hamlede havaya fırlattın...

Başlarındaki maskelerini düşürüp,

Maskara ederek, bütün dünyaya güldürdün.

Cennetle mübeşşer (müjdelenmiş) olan hayvanların isrine (izine) gittin.

Cennette saidsin (mesut olacaksın) çünkü gazi, hem şehidsin.

Bilinmeyen taraflariyle Bediüzzaman Said Nursi

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:39

"Ramazan'a ait"

Refet Bey yapılan zulüm ve haksızlıklara misal olarak size bir hatıra anlatayım demiş ve şöyle devam etmişti:

"Isparta'da ani yapılan baskın ve araştırmalarda ele geçirilen Risale ve mektuplar arasında bir kitabın üzerinde 'Ramazan'a aittir' diye bir yazı vardı. İslam yazısını okuyamadıkları için kimdir bu Ramazan diye aradılar, taradılar, nihayet Isparta Atabey'in köylerinden Ramazan isimli bir vatandaşı da ellerini bağlayarak Eskişehir hapishanesine yolladılar.

Aradan iki ay geçtikten sonra kitabın Ramazan Efendiye ait değil, Ramazan ve orucun hikmetlerini anlatan Bediüzzaman'ın Ramazan Risalesi olduğu anlaşıldı. Mazlum ve masum Ramazan Efendi tahliye edildi.

Hapishanede Bediüzzaman tebessüm ederek 'kardaşım Ramazan hakkını helal et' diye Ramazan'ı teselli ederdi" diyor

Refet Barutçu.

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Empty Geri: Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü

Mesaj tarafından YesilSancak! Paz Eyl. 14 2008, 01:39

Şeyhülislâm Mehmed Ziyeddin Efendi, diğer bazı âlimler ve Bediüzzaman Said Nursî derin bir mübaheseye girişmişlerdi.

Ziyaeddin Efendi yeni icatlara,fenni buluşlara pek taraftar görünmüyordu.

Said Nursi O'na '' Peki efendim elektrik bid'at da,gaz lâmbası asıl ve esas mıdır?''diye sorunca,Şeyhülislâm siz saded haricine çıktınız,'' der.

Tabiî vakit gece,zaman da hayli ilerlemiş durumda.

Ayağa kalkan Bediüzzaman,elektriğin düğmesini çevirerek lâmbayı söndürtükten sonra ''Şimdi sadede geldik,bahse devam edebiliriz.'' diye lâtife yapar.

Nurs yolu

YesilSancak!

Mesaj Sayısı : 278
Rep :
Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bediüzzaman'ın Talebeleriyle Latifeleri ve Hoşgörüsü Right_bar_bleue

Points : -4
Kayıt tarihi : 05/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

1 sayfadaki 2 sayfası 1, 2  Sonraki

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz