Mürid ve Mürşid Arasındaki Bağ
1 sayfadaki 1 sayfası
Mürid ve Mürşid Arasındaki Bağ
Tasavvufun dışında kalan ve ona taassupla bakan bazıları, hürmetle ibadeti birbirine karıştırıyor. Öyle ki, bu kimseler müridin mürşidine gösterdiği edeb, hürmet, teslimiyet ve muhabbeti çok aşırı bularak, müridi ve mürşidi şirkle suçluyor. İşin tuhaf yanı, onların şirkle suçladıkları Allah dostları da, bir ömür boyu bütün şirk çeşitlerinden kurtulmak için uğraşıyor. Aslında veli, işin en başında şirk ve gösteriş gibi en tehlikeli suçlardan kurtuluyor, fakat ne yazık ki bazı kimselerin suçlamasından kurtulamıyor.
Veli olmanın temeli marifete ermektir. Marifet, Yüce Rabbi ilâhlık sıfatlarıyla tanımak ve haklarını korumaktır. Kulun hakkı ile Rabbi’nin haklarını birbirine karıştıran kimse marifet sahibi olamaz. Velinin tek hedefi tevhittir. Gerçek tevhide ulaşmayan kimse veli olamaz. Veli olmayan nasıl mürşid olsun?
Bizatihi ibadet edilmeye, yüceltilmeye, övülmeye ve sevilmeye sadece Cenab-ı Hak layıktır. O'na ibadet ve saygı için bir sebebin bulunması gerekmez. O cennet ve cehennemi yaratmasaydı bile, kula gereken, samimiyetle O'na kulluk etmek, bütün sevgisiyle O'nu sevmek ve yüceltmektir.
Hürmetin asıl sebebi
Peygamber ve veli de olsa hiç bir insan, kendisinden kaynaklanan bir sebeple başkalarının hürmet ve hizmetini hak etmiş değildir. Şeref ve izzetin tek kaynağı Allahu Tealâ’dır. Bütün izzet, şeref, kıymet, nimet ve ikram O'nun elindedir. O kulları içinden dilediğini seçip peygamber yapar. Onu mucize ve melekleri ile destekler. Kendisini temiz fıtrat, keskin anlayış, güzel ahlâk ile süsler, insanların önüne bir rehber olarak koyar ve "buna tabi olun!" emrini verir. İşte o andan itibaren Peygambere itaat Allah'a itaat olur. Ona isyan eden, karşısında Yüce Allah'ı bulur. Onu seveni Allah sever; üzenin hakkından da O gelir.
Peygamberler Yüce Allah'ın en sevgili dostlarıdır. Hepsinin imamı Hz. Muhammed (A.S.) Efendimiz’dir. O, hürmetlerin en güzeline layıktır. Yapılabilecek her övgü onun için azdır, fakat ona secde etmek haramdır. Şerefli şahsını kul vasfından çıkarıp ilâhlık vasfında görmek sapıklıktır.
Bir veli için de durum aynıdır. Velâyet halktan değil, Allah'tan gelir. Veli, Allah tarafından eti, kemiği, soyu, malı, milleti sayesinde değil; imanı, irfanı ve edebi ile sevilir. Allahu Tealâ sevdiği kullarını diğer kullarına da sevdirir. Bu sevgi ona karşı hürmet ve edebi gerektirir. Allahu Tealâ bir kulunu sevince, onu bütün meleklere, gökteki ve yerdeki varlıklara sevdirir; gönüllerde ona karşı bir hürmet hissi yerleştirir. Bu ilahî bir kanundur, değişmez. (Meryem/96)
Veli olmanın temeli marifete ermektir. Marifet, Yüce Rabbi ilâhlık sıfatlarıyla tanımak ve haklarını korumaktır. Kulun hakkı ile Rabbi’nin haklarını birbirine karıştıran kimse marifet sahibi olamaz. Velinin tek hedefi tevhittir. Gerçek tevhide ulaşmayan kimse veli olamaz. Veli olmayan nasıl mürşid olsun?
Bizatihi ibadet edilmeye, yüceltilmeye, övülmeye ve sevilmeye sadece Cenab-ı Hak layıktır. O'na ibadet ve saygı için bir sebebin bulunması gerekmez. O cennet ve cehennemi yaratmasaydı bile, kula gereken, samimiyetle O'na kulluk etmek, bütün sevgisiyle O'nu sevmek ve yüceltmektir.
Hürmetin asıl sebebi
Peygamber ve veli de olsa hiç bir insan, kendisinden kaynaklanan bir sebeple başkalarının hürmet ve hizmetini hak etmiş değildir. Şeref ve izzetin tek kaynağı Allahu Tealâ’dır. Bütün izzet, şeref, kıymet, nimet ve ikram O'nun elindedir. O kulları içinden dilediğini seçip peygamber yapar. Onu mucize ve melekleri ile destekler. Kendisini temiz fıtrat, keskin anlayış, güzel ahlâk ile süsler, insanların önüne bir rehber olarak koyar ve "buna tabi olun!" emrini verir. İşte o andan itibaren Peygambere itaat Allah'a itaat olur. Ona isyan eden, karşısında Yüce Allah'ı bulur. Onu seveni Allah sever; üzenin hakkından da O gelir.
Peygamberler Yüce Allah'ın en sevgili dostlarıdır. Hepsinin imamı Hz. Muhammed (A.S.) Efendimiz’dir. O, hürmetlerin en güzeline layıktır. Yapılabilecek her övgü onun için azdır, fakat ona secde etmek haramdır. Şerefli şahsını kul vasfından çıkarıp ilâhlık vasfında görmek sapıklıktır.
Bir veli için de durum aynıdır. Velâyet halktan değil, Allah'tan gelir. Veli, Allah tarafından eti, kemiği, soyu, malı, milleti sayesinde değil; imanı, irfanı ve edebi ile sevilir. Allahu Tealâ sevdiği kullarını diğer kullarına da sevdirir. Bu sevgi ona karşı hürmet ve edebi gerektirir. Allahu Tealâ bir kulunu sevince, onu bütün meleklere, gökteki ve yerdeki varlıklara sevdirir; gönüllerde ona karşı bir hürmet hissi yerleştirir. Bu ilahî bir kanundur, değişmez. (Meryem/96)
güney- Mesaj Sayısı : 581
Nerden : mardin
Rep :
Points : -12
Kayıt tarihi : 05/08/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz