mel'un şimir'in saliha hanımı
1 sayfadaki 1 sayfası
mel'un şimir'in saliha hanımı
Muharrem ayının onuncu günü (Miladi 680 Hicri 61 senesi) hazret-i Hüseyin, yetmiş kişi ile Kerbelâ’da şehîd edildi. Şimir (Şemmer) isimli bir mel’un onu kılıçla şehid ettikten sonra mübarek başını kesti...
Vâkıdî “rahmetullahi aleyh” şöyle bildirmiştir:
“HİÇ ALLAH’TAN KORKMADIN MI?”
Mel’ûn Şimir, hazret-i Hüseyin’in “radıyallahü anh” mübârek başını kestikten sonra, bir torbaya koyup evine getirdi. Hanımı, gece dışarı çıktığında, oradan bir nûrun göklere yükseldiğini gördü. Yanına yaklaşınca bir ses işitti. Hemen kocası Şimir‘in yanına gidip, durumu anlattı ve “onun altında ne vardır?” diye sordu. Şimir, “Bir hâricînin başıdır. Yezîd’e götürüyorum, bana çok mâl verir” dedi. Hanımı, “Adı nedir?” diye sordu. “Hüseyin bin Alî’dir” deyince, kadıncağız bir çığlık attı ve bayılıp düştü... Kendine geldiğinde, kocasına, “Hiç Allah’tan korkmadın mı? Âlemlerin seyyidinin göz nûrunun başını nasıl kestin!” dedi. Sonra ağlayarak, Şimir’in yanından çıktı...
Şimir uyuyunca, hazret-i Hüseyin’in mübârek başını alıp öptü ve odasına götürdü... Gece ilerleyince, kadını uyku bastırıp, uyudu. Rü’yâsında evinin yarıldığını ve her tarafı bir nûrun kapladığını gördü. Bir beyâz bulut içinde iki kadın geldi. Hazret-i Hüseyin’in başını alıp ağlaştılar. “Bu iki kadın, hazret-i Hadîce ve hazret-i Fâtımadır” “radıyallahü anhümâ” dediler. Sonra yüzü ay gibi parlayan bir kimse geldi. “Bu, Muhammed aleyhisselâmdır” dediler. Sağ tarafında hazret-i Hamza, Ca’fer-i Tayyâr ve diğer Eshâb-ı kirâm vardı. Ağlaştılar...
“ARTIK SENİNLE YAŞAYAMAM!”
Hazret-i Hadîce ve hazret-i Fâtıma, Şimir’in hanımının yanına gelip, “Senin bizim üzerimizde hakkın çoktur. Ne istersin?” dediler. “Cennette sizinle birlikte olayım” dedi. “Seni bekliyoruz” dediler...
Sabâhleyin kocası Şimir gelip, hazret-i Hüseyin’in mübârek başını istedi. Hanımı vermedi. “Artık seninle yaşayamam, beni boşa!” dedi. Şimir de boşadı. Fakat mübârek başı yine vermedi. “Ölürüm de yine vermem” dedi. Şimir kadını öldürdü ve hazret-i Hüseyin’in mübârek başını aldı...
Büyük âlim ve velî Abdülvehhâb-ı Şa’rânî hazretleri diyor ki:
“Hazret-i Hüseyin’in mübârek başı Şâm’dan Medîne’ye getirildi. Medîne vâlîsinin emri ile, mübârek başı kefenlenip Bakî’ Kabristânında, Fâtıma-tüzzehrâ hazretlerinin mübârek kabri yanına defnolundu.” Allahü teala şefaatine nail eylesin. Amin.
Vâkıdî “rahmetullahi aleyh” şöyle bildirmiştir:
“HİÇ ALLAH’TAN KORKMADIN MI?”
Mel’ûn Şimir, hazret-i Hüseyin’in “radıyallahü anh” mübârek başını kestikten sonra, bir torbaya koyup evine getirdi. Hanımı, gece dışarı çıktığında, oradan bir nûrun göklere yükseldiğini gördü. Yanına yaklaşınca bir ses işitti. Hemen kocası Şimir‘in yanına gidip, durumu anlattı ve “onun altında ne vardır?” diye sordu. Şimir, “Bir hâricînin başıdır. Yezîd’e götürüyorum, bana çok mâl verir” dedi. Hanımı, “Adı nedir?” diye sordu. “Hüseyin bin Alî’dir” deyince, kadıncağız bir çığlık attı ve bayılıp düştü... Kendine geldiğinde, kocasına, “Hiç Allah’tan korkmadın mı? Âlemlerin seyyidinin göz nûrunun başını nasıl kestin!” dedi. Sonra ağlayarak, Şimir’in yanından çıktı...
Şimir uyuyunca, hazret-i Hüseyin’in mübârek başını alıp öptü ve odasına götürdü... Gece ilerleyince, kadını uyku bastırıp, uyudu. Rü’yâsında evinin yarıldığını ve her tarafı bir nûrun kapladığını gördü. Bir beyâz bulut içinde iki kadın geldi. Hazret-i Hüseyin’in başını alıp ağlaştılar. “Bu iki kadın, hazret-i Hadîce ve hazret-i Fâtımadır” “radıyallahü anhümâ” dediler. Sonra yüzü ay gibi parlayan bir kimse geldi. “Bu, Muhammed aleyhisselâmdır” dediler. Sağ tarafında hazret-i Hamza, Ca’fer-i Tayyâr ve diğer Eshâb-ı kirâm vardı. Ağlaştılar...
“ARTIK SENİNLE YAŞAYAMAM!”
Hazret-i Hadîce ve hazret-i Fâtıma, Şimir’in hanımının yanına gelip, “Senin bizim üzerimizde hakkın çoktur. Ne istersin?” dediler. “Cennette sizinle birlikte olayım” dedi. “Seni bekliyoruz” dediler...
Sabâhleyin kocası Şimir gelip, hazret-i Hüseyin’in mübârek başını istedi. Hanımı vermedi. “Artık seninle yaşayamam, beni boşa!” dedi. Şimir de boşadı. Fakat mübârek başı yine vermedi. “Ölürüm de yine vermem” dedi. Şimir kadını öldürdü ve hazret-i Hüseyin’in mübârek başını aldı...
Büyük âlim ve velî Abdülvehhâb-ı Şa’rânî hazretleri diyor ki:
“Hazret-i Hüseyin’in mübârek başı Şâm’dan Medîne’ye getirildi. Medîne vâlîsinin emri ile, mübârek başı kefenlenip Bakî’ Kabristânında, Fâtıma-tüzzehrâ hazretlerinin mübârek kabri yanına defnolundu.” Allahü teala şefaatine nail eylesin. Amin.
güney- Mesaj Sayısı : 581
Nerden : mardin
Rep :
Points : -12
Kayıt tarihi : 05/08/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz