hadislerden seçme dualar
1 sayfadaki 1 sayfası
hadislerden seçme dualar
Resulullah (aleyhissàlâtu vesselâm)'ın zevcelerinden Cüveyriyye (radıyallâhu anhâ)'nin anlattığına göre, "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) efendimiz bir gün sabah namazını kılınca, daha kendisi namazgâhında iken, erkenden yanından çıkmış, gitmiş, kuşluktan sonra Cüveyriyye (aynı yerinde zikrederek) otururken geri gelmiş ve: "Bırakıp gittiğim halde duruyorsun (hiç yerinden kımıldamadın galiba?)" diye sormuştur. "Evet" cevabı üzerine şunu söylemiştir: "Ben senden ayrıldıktan sonra dört kelime(Iik bir dua)yı üç kere okudum. Eğer bunlardan hâsıl olan sevab tartılacak olsa, senin burada sabahtan beri okuduğun duaların sevabının ağırlığına denk olur. O dua şudur: "SübhânALLAHi ve bihamdihi adede halkıhi ve rıdâ nefsihi ve zinete arşihi ve midâde kelimâtihi. (ALLAH'ı mahlukatı sayısınca, nefsinin rızasınca, arşının ağırIığınca, kelimelerinin adedince tesbih (noksanlıklardan tenzih) ederim." "(KÜTÜB-İ SİTTE /1867)
Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: "İki kelime vardır, bunlar dile hafif, terazide ağır, Rahmân'ada sevgilidirler: SübhânALLAHi ve bihamdihi, Sübhânallâhi'l-azim. (ALLAHım seni hamdinle tesbih ederim, yüce ALLAHım seni tenzih ederim) kelimeleridir." ".."(KÜTÜB-İ SİTTE /1868)
Yine Ebü Hüreyre hazretleri (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Lâ havle ve Iâ kuvvete illa billah. (Güç de kuvuet de ancak AIIah'tandır) sözünü çok tekrar edin."
Mekhül dedi ki: "Kim bunu der ve sonra da: "ALLAH (ın gazabın) dan ancak O (nun rahmeti)'na iltica etmekle kurtuluşa erilebilir" derse, ALLAH ondan yetmiş çeşit zararı kaldırır ki bunların en hafifi fakirliktir."(KÜTÜB-İ SİTTE /1869)
Ümmü Hâni radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "La ilahe illALLAH (ALLAHtan başka ilah yoktur)" kelimesini fazilette hiçbir amel geçemez ve bu kelime hiçbir günahı bırakmaz, (affettirir)." "(KÜTÜB-İ SİTTE /7092)
Hz. Aişe radıyALLAHu anhâ anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm sevdiği bir şeyi görünce: "Hamd o ALLAH'a mahsustur ki sâlih şeyler sadece onun lütuf ve nimetiyle tamamlanır" derdi. Hoşlanmadığı bir şey görünce de: "Her durum üzerine ALLAH'a hamd olsun" derdi. "(KÜTÜB-İ SİTTE /7095)
Hz. Ebu Hureyre radıyALLAHu anh'ın anlattığına göre: "Kendisi ağaç dikerken yanına Resülullah aleyhissalâtu vesselâm uğrar ve: "Ey Ebu Hureyre! Şu diktiğin nedir?" der.
"Kendim için bir fidan dikiyorum!" cevabını verir. Aleyhissalâtu vesselam: "Sana, senin için daha hayırlı bir dikilecek fidan göstereyim mi?" buyurur. Ebu Hureyre: "Göster! Ey ALLAH'ın Resülü!" der. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "SübhanALLAHi velhamdülillahi ve lâ ilahe illALLAHu vALLAHu ekber (ALLAH bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur. ALLAH'tan başka ilah yoktur, ALLAH en büyüktür)" de! Bunu söylersen her bir kelimesi için sana cennette bir ağaç dikilir."(KÜTÜB-İ SİTTE /17098)
Nu'man İbnu Beşîr radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "ALLAH'ın celalinden zikrettiğiniz tesbih (sübhanALLAH), tehlil (lâ ilahe illALLAH) ve tahmid (elhamdülillah) cümleleri Arş'ın etrafında dönüp dururlar. Onlar tıpkı arı oğulu uğultusu gibi uğultu çıkararak, sahiplerini andırırlar. Sizden biri, Arş'ın civarında kendisini andırtan birisinin olmasından hoşlanmaz mı?"(KÜTÜB-İ SİTTE /7099)
Ümmü Hani radıyALLAHu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a geldim ve: "Ey ALLAH'ın Resûlü! Bana (kolay ve sevabı büyük) bir amel gösterin. Zira artık ben yaşlandım, zaafa ugradım ve şişmanladım" dedim. Aleyhissalâtu vesselâm derhal şu cevabı verdiler: "Yüz kere ALLAHuekber de! Yüz kere elhamdulillah de, yüz kere sübhanALLAH de. (Bunu yapman senin için) ALLAH yolunda eğerlenip gemlenmiş yüz attan daha hayırlıdır. (Kurban edilmiş) yüz deveden daha hayırlıdır. Yüz köle azad etmekten daha hayırlıdır."(KÜTÜB-İ SİTTE /7100)
Ebu'd-Derdâ radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm bana dedi ki: "Sana sübhanALLAHi velhamdulillahi ve la ilahe illALLAHu vALLAHu ekber" demeyi tavsiye ederim. Zira bu kelimeler, günahları döker, tıpkı ağacın yapraklarını dökmesi gibi." (KÜTÜB-İ SİTTE /7101)
Hz. Aişe radıyALLAHu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhisselatu vesselâm şöyle dua ederdi: "Ey ALLAHım! Beni, güzel amel işledikleri zaman(bunun mükâfaatıyla) müjdelenen ve hata işlediği zaman da istiğfar edenlerden eyle!" "(KÜTÜB-İ SİTTE /7106)
Avf İbnu Mâlik radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm iki kişi arasında bir hükümde bulunmuştu. Hasımlar ayrıldıkları vakit, aleyhine hükmedilen kimse:
"HasbiyALLAHu ve ni'me'l-vekil (ALLAH bana yeterlidir. O ne iyi vekildir)!" dedi. (Bu sözü işiten) Aleyhissalâtu vesselâm:
"ALLAH Teâla hazretleri aczi levmediyor (kötülüyor). Fakat sana akıllılık düşer. Ama bir şey sana galebe çalacak olursa o zaman "hasbiyALLAHu ve ni'me'l-vekil" de!" buyurdular"(KÜTÜB-İ SİTTE /4860)
Hz. Ali radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir hastaya geldiği veya kendisine bir hasta getirildiği zaman şu duayı okurdu: "Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şafisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden hiçbir hastalığı hariç tutmayan şifa istiyoruz."(KÜTÜB-İ SİTTE /3997)
Ebu Sâ'idi'l-Hudri radıyALLAHu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm cinlerden ve insanın göz (değmes)inden (çeşitli dualar okuyarak) ALLAH'a sığınırdı. Muavvizeteyn (Nas ve Felak sureleri) nazil olunca bu iki sureyi esas aldı, diğerlerini terketti." (KÜTÜB-İ SİTTE /3999)
Osman İbnu Ebi'l-As radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a müslüman olduğum günden beri bedenimde çekmekte olduğum bir ağrımı söyledim. Bana: "Elini, vücudunda ağrıyan yerin üzerine koy ve şu duayı oku!" buyurdu. Dua şu idi: Üç kere: "Bismillah" tan sonra yedi kere, "Eûzü bi-izzetillahi ve kudretihi min şerri mâ ecidu ve uhâziru." "Bedenimde çekmekte olduğum şu hastalığın şerrinden ALLAH'ın izzet ve kudretine sığınıyorum" diyecektim. Bunu birçok kereler yaptım. ALLAH Teâla hazretleri benden hastalığı giderdi. Bunu ehlime ve başkalarına söylemekten hiç geri kalmadım." (KÜTÜB-İ SİTTE /4002)
Ebu Leyla el-Ensarî radıyALLAHu anh anlatıyor: "(Bir gün) ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında otururken, Efendimize bir bedevi geldi: "Hasta bir erkek kardeşim var" dedi. Resülullah: "Kardeşinin hastalığı nedir?" diye sordu. "Kardeşimde biraz delilik var!" dedi. "Git onu bana getir!" buyurdular. Adam gitti kardeşini getirdi. Resülullah önüne oturttu. Fatiha-ı şerife Bakara suresinin başından ilk dört ayeti, ortalarindan "Ve ila hüküm ilahün vahidün" Ayeti, Ayete'l-Kürsi, sonundan ise üç ayeti; Al-i İmrandan bir ayeti ki bunun "şehidALLAHu ennahula ilahe illa hu" ayetinin olduğunu zannediyorum-A'raf suresinden bir ayeti; "inne rabbikumüllezi halaga" ayeti; Mü'minün süresinden bir ayeti; "ve men yedea ma ALLAHi ilahen ahare la ber hane lehu" ayeti; Cin süresinden bir ayeti, "Ve ennehu tuala ceddü rabbina mattehaza sahiibeten veleden" ayeti, Saffât suresinin başından on ayeti, Haşir suresinin sonundan üç ayeti; KulhüvALLAHu Ahad suresi, Muavvizateyn surelerini okuyarak ona afsun yaptığını işittim. Bunun üzerine bedevi ayağa kalktı. Tamamen iyileşmişti." (KÜTÜB-İ SİTTE /7018)
Urve İbnu Amir el-Kureşi radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında uğursuzluktan bahsedilmişti. Buyurdular ki: "Bunun en iyisi fe'l (uğur çıkarma)dır. (Uğursuzluk inancı) bir müslümanı yolundan alıkoymasın. Biriniz, hoşlanmadığı bir şey görecek olursa şu duayı okusun: "ALLAHümme la ye'ti bi'l-hasenâtı illa ente ve lâ yedfe'u's-Seyyiâti illâ ente velâ havle ve lâ kuvvete illâ bike. (ALLAHım! Hayrı ancak sen verebilirsin, kötülüğü de ancak sen defedebilirsin. İbadet, çalışma, korunma vs. için muhtaç olduğumuz) güç ve kuvvet de ancak sendendir"(KÜTÜB-İ SİTTE /4062)
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah'ın duasının çoğu: "ALLAHümme âtina fi'd-dünya haseneten ve fi'l âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr. (ALLAHım bize dünyada da bir hayır, ahirette de bir hayır ver, bizi cehennem azâbından koru" idi." (KÜTÜB-İ SİTTE /1845)
Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: "İki kelime vardır, bunlar dile hafif, terazide ağır, Rahmân'ada sevgilidirler: SübhânALLAHi ve bihamdihi, Sübhânallâhi'l-azim. (ALLAHım seni hamdinle tesbih ederim, yüce ALLAHım seni tenzih ederim) kelimeleridir." ".."(KÜTÜB-İ SİTTE /1868)
Yine Ebü Hüreyre hazretleri (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Lâ havle ve Iâ kuvvete illa billah. (Güç de kuvuet de ancak AIIah'tandır) sözünü çok tekrar edin."
Mekhül dedi ki: "Kim bunu der ve sonra da: "ALLAH (ın gazabın) dan ancak O (nun rahmeti)'na iltica etmekle kurtuluşa erilebilir" derse, ALLAH ondan yetmiş çeşit zararı kaldırır ki bunların en hafifi fakirliktir."(KÜTÜB-İ SİTTE /1869)
Ümmü Hâni radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "La ilahe illALLAH (ALLAHtan başka ilah yoktur)" kelimesini fazilette hiçbir amel geçemez ve bu kelime hiçbir günahı bırakmaz, (affettirir)." "(KÜTÜB-İ SİTTE /7092)
Hz. Aişe radıyALLAHu anhâ anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm sevdiği bir şeyi görünce: "Hamd o ALLAH'a mahsustur ki sâlih şeyler sadece onun lütuf ve nimetiyle tamamlanır" derdi. Hoşlanmadığı bir şey görünce de: "Her durum üzerine ALLAH'a hamd olsun" derdi. "(KÜTÜB-İ SİTTE /7095)
Hz. Ebu Hureyre radıyALLAHu anh'ın anlattığına göre: "Kendisi ağaç dikerken yanına Resülullah aleyhissalâtu vesselâm uğrar ve: "Ey Ebu Hureyre! Şu diktiğin nedir?" der.
"Kendim için bir fidan dikiyorum!" cevabını verir. Aleyhissalâtu vesselam: "Sana, senin için daha hayırlı bir dikilecek fidan göstereyim mi?" buyurur. Ebu Hureyre: "Göster! Ey ALLAH'ın Resülü!" der. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "SübhanALLAHi velhamdülillahi ve lâ ilahe illALLAHu vALLAHu ekber (ALLAH bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur. ALLAH'tan başka ilah yoktur, ALLAH en büyüktür)" de! Bunu söylersen her bir kelimesi için sana cennette bir ağaç dikilir."(KÜTÜB-İ SİTTE /17098)
Nu'man İbnu Beşîr radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "ALLAH'ın celalinden zikrettiğiniz tesbih (sübhanALLAH), tehlil (lâ ilahe illALLAH) ve tahmid (elhamdülillah) cümleleri Arş'ın etrafında dönüp dururlar. Onlar tıpkı arı oğulu uğultusu gibi uğultu çıkararak, sahiplerini andırırlar. Sizden biri, Arş'ın civarında kendisini andırtan birisinin olmasından hoşlanmaz mı?"(KÜTÜB-İ SİTTE /7099)
Ümmü Hani radıyALLAHu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a geldim ve: "Ey ALLAH'ın Resûlü! Bana (kolay ve sevabı büyük) bir amel gösterin. Zira artık ben yaşlandım, zaafa ugradım ve şişmanladım" dedim. Aleyhissalâtu vesselâm derhal şu cevabı verdiler: "Yüz kere ALLAHuekber de! Yüz kere elhamdulillah de, yüz kere sübhanALLAH de. (Bunu yapman senin için) ALLAH yolunda eğerlenip gemlenmiş yüz attan daha hayırlıdır. (Kurban edilmiş) yüz deveden daha hayırlıdır. Yüz köle azad etmekten daha hayırlıdır."(KÜTÜB-İ SİTTE /7100)
Ebu'd-Derdâ radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm bana dedi ki: "Sana sübhanALLAHi velhamdulillahi ve la ilahe illALLAHu vALLAHu ekber" demeyi tavsiye ederim. Zira bu kelimeler, günahları döker, tıpkı ağacın yapraklarını dökmesi gibi." (KÜTÜB-İ SİTTE /7101)
Hz. Aişe radıyALLAHu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhisselatu vesselâm şöyle dua ederdi: "Ey ALLAHım! Beni, güzel amel işledikleri zaman(bunun mükâfaatıyla) müjdelenen ve hata işlediği zaman da istiğfar edenlerden eyle!" "(KÜTÜB-İ SİTTE /7106)
Avf İbnu Mâlik radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm iki kişi arasında bir hükümde bulunmuştu. Hasımlar ayrıldıkları vakit, aleyhine hükmedilen kimse:
"HasbiyALLAHu ve ni'me'l-vekil (ALLAH bana yeterlidir. O ne iyi vekildir)!" dedi. (Bu sözü işiten) Aleyhissalâtu vesselâm:
"ALLAH Teâla hazretleri aczi levmediyor (kötülüyor). Fakat sana akıllılık düşer. Ama bir şey sana galebe çalacak olursa o zaman "hasbiyALLAHu ve ni'me'l-vekil" de!" buyurdular"(KÜTÜB-İ SİTTE /4860)
Hz. Ali radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir hastaya geldiği veya kendisine bir hasta getirildiği zaman şu duayı okurdu: "Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şafisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden hiçbir hastalığı hariç tutmayan şifa istiyoruz."(KÜTÜB-İ SİTTE /3997)
Ebu Sâ'idi'l-Hudri radıyALLAHu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm cinlerden ve insanın göz (değmes)inden (çeşitli dualar okuyarak) ALLAH'a sığınırdı. Muavvizeteyn (Nas ve Felak sureleri) nazil olunca bu iki sureyi esas aldı, diğerlerini terketti." (KÜTÜB-İ SİTTE /3999)
Osman İbnu Ebi'l-As radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a müslüman olduğum günden beri bedenimde çekmekte olduğum bir ağrımı söyledim. Bana: "Elini, vücudunda ağrıyan yerin üzerine koy ve şu duayı oku!" buyurdu. Dua şu idi: Üç kere: "Bismillah" tan sonra yedi kere, "Eûzü bi-izzetillahi ve kudretihi min şerri mâ ecidu ve uhâziru." "Bedenimde çekmekte olduğum şu hastalığın şerrinden ALLAH'ın izzet ve kudretine sığınıyorum" diyecektim. Bunu birçok kereler yaptım. ALLAH Teâla hazretleri benden hastalığı giderdi. Bunu ehlime ve başkalarına söylemekten hiç geri kalmadım." (KÜTÜB-İ SİTTE /4002)
Ebu Leyla el-Ensarî radıyALLAHu anh anlatıyor: "(Bir gün) ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında otururken, Efendimize bir bedevi geldi: "Hasta bir erkek kardeşim var" dedi. Resülullah: "Kardeşinin hastalığı nedir?" diye sordu. "Kardeşimde biraz delilik var!" dedi. "Git onu bana getir!" buyurdular. Adam gitti kardeşini getirdi. Resülullah önüne oturttu. Fatiha-ı şerife Bakara suresinin başından ilk dört ayeti, ortalarindan "Ve ila hüküm ilahün vahidün" Ayeti, Ayete'l-Kürsi, sonundan ise üç ayeti; Al-i İmrandan bir ayeti ki bunun "şehidALLAHu ennahula ilahe illa hu" ayetinin olduğunu zannediyorum-A'raf suresinden bir ayeti; "inne rabbikumüllezi halaga" ayeti; Mü'minün süresinden bir ayeti; "ve men yedea ma ALLAHi ilahen ahare la ber hane lehu" ayeti; Cin süresinden bir ayeti, "Ve ennehu tuala ceddü rabbina mattehaza sahiibeten veleden" ayeti, Saffât suresinin başından on ayeti, Haşir suresinin sonundan üç ayeti; KulhüvALLAHu Ahad suresi, Muavvizateyn surelerini okuyarak ona afsun yaptığını işittim. Bunun üzerine bedevi ayağa kalktı. Tamamen iyileşmişti." (KÜTÜB-İ SİTTE /7018)
Urve İbnu Amir el-Kureşi radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında uğursuzluktan bahsedilmişti. Buyurdular ki: "Bunun en iyisi fe'l (uğur çıkarma)dır. (Uğursuzluk inancı) bir müslümanı yolundan alıkoymasın. Biriniz, hoşlanmadığı bir şey görecek olursa şu duayı okusun: "ALLAHümme la ye'ti bi'l-hasenâtı illa ente ve lâ yedfe'u's-Seyyiâti illâ ente velâ havle ve lâ kuvvete illâ bike. (ALLAHım! Hayrı ancak sen verebilirsin, kötülüğü de ancak sen defedebilirsin. İbadet, çalışma, korunma vs. için muhtaç olduğumuz) güç ve kuvvet de ancak sendendir"(KÜTÜB-İ SİTTE /4062)
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah'ın duasının çoğu: "ALLAHümme âtina fi'd-dünya haseneten ve fi'l âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr. (ALLAHım bize dünyada da bir hayır, ahirette de bir hayır ver, bizi cehennem azâbından koru" idi." (KÜTÜB-İ SİTTE /1845)
güney- Mesaj Sayısı : 581
Nerden : mardin
Rep :
Points : -12
Kayıt tarihi : 05/08/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz