Gözlemden özleme…
1 sayfadaki 1 sayfası
Gözlemden özleme…
Ayfer Toprak
Gözlemden özleme…
Arkadaşına hediye almıştı, özel bir gündü ve hediye alması gerekmişti. Sadece gerekli olduğu için alınmış bir hediyeydi. Ne hediye, ne de veriş tarzı muhatabı güldürmedi çünkü hediyeleşmenin adabı da, ahlakı da eksik kalmıştı. Hediyeyi alınca gözleri dolu dolu oldu, üzüldüğünü görünce Habil’i andım. Kabil gibi verenlere inat, Habil gibi takdim edenleri özledim.
Bir genç kızdı. Kendi başarısını anlatırken, bir başkasının başarısızlığından bahsediyordu. Başarısızlık üzerine başarı inşa etmeye çalıştığını görünce, Asiye’ yi andım. Yamuk duruş ile firavunun sarayına değil, ilkeli bir duruşla cennet sarayına talip olunca, görsellikten yana ağır basan başarı terazisine bir ayar yapmak gerektiğini düşündüm ve ilkeyle donanmış başarıyı özledim.
Aslında sakin bir çocuktu ama kardeşi ile kavga etmiş ve ona çok kızmıştı. Hiç kardeş kardeşe böyle davranır mı deyip ağzına geleni sayarken, hz. Yusuf(a.s.)’u andım. Kardeşleri ona neler yapmıştı da; sonunda onları ne kınamış, ne ayıplamıştı. Kardeşliği; kalp kırmakla bulandırmayan kardeşleri özledim.
Yaşlı bir amcaydı. Birine bir miktar para vermiş, anlatıp duruyordu. Yaptığı hayır için kendini nasıl övdüğünü duyunca Hanne’yi andım, karnındaki bebeği özgürce adarken Rabb e, “bunu benden kabul buyur” deyişini hatırladım. Verişteki edebi, nezaketi özledim.
Babası ile hiç anlaşamıyorlardı. Böyle bir babanın oğlu olduğu için çok mutsuzdu. Bu babayla yaşamamak için zihninde bir sürü arayışı vardı. Babası için ettiği lafları işitince, hz. İbrahim(a.s.)’i andım. Kendisini inkâr ve inciten babasına, dua edişini ve şefkatli tavırlarını hatırladım. Davranışını kendine yapılandan bağımsız kılan, kötü tavra da sevgi ve şefkatle cevap veren, özgür davranışı özledim.
İşler ters gitmişti ve çok bunalmıştı. Nerdeyse nefes alamaz haldeydi ve aklından intihar etmeyi bile geçiriyordu. Herşeyden ümidini kesmiş perişan halini görünce hz. Zekeriyya(a.s.)’yı andım. Allah ın dilediğine hesapsız rızık verir olduğu kendisine söylenince; nasıl da dua etmişti. Ümitle ve içtenlikle yapılan duayı özledim.
Herşey için bir bahanesi vardı öyle bir savunma mekanızması geliştirmiş ki; ne dense cevabı hazır, her durumda haklı ve her durumda savunmacıydı. Onu görünce hz Âdem(a.s.)’ i andım ve bahanelerin ardına saklanmadan, hatasını kabul edip, af dileyen erdemli davranışı düşündüm. Özür dilemeyi nitelik sayan, bahanelerden temizlenmiş söylemleri özledim.
Maddi durumu çok iyiydi. İşi, parası, ailesi, yüksek mevki, çevresi, v.b. vardı ama mutlu değildi. Sürekli şikâyet ediyordu. Onu görünce Hacer’i andım. Çölde bebeği ile yalnız kaldığında bile asla şikâyete yer vermeyen, şikâyet yerine gayreti üstlenmiş onurlu kadını hatırlayınca varlıkta şikâyet, yoklukta gayret insana ne eder dedim? Mesele varlık veya yokluk değilmiş, gayret bizden netice Allah’tan diyenlere, armağan edilmiş neticeyi özledim.
Ciddi bir güven sorunu yaşıyordu. Kim bilir neler yaşamıştı da artık kimselere güvenemez olmuştu. Böyle güvensiz kaygılı yaşamak nasıl da zor olmalıydı. O haline üzüldüm ve paygamberimizi(a.s.) andım. Öylesine emindi ki; düşmanları bile emanetlerini O’na(a.s.) teslim ediyorlardı. Daha güvenilir birini tanımıyorlardı. O(a.s.)’nu andım da güven kazanmayı, para, mevki, iş, çevre, şöhret, v.b. kazanılacaklar listesinin başına yazmayı ve güveni koruyabilmek için gerektiğinde diğerlerinden vazgeçebilmeyi tercih edecek kararları özledim.
Çok şımarık tavırları vardı. Ailesi bu çocuğu ne biçim eğitmiş diye içinden geçirenler muhtemelen çoğunluğu oluşturuyordu. Uzaktan boynu eğik, bir çocuk ilişti gözüme. Nasıl da hayran hayran bakıyordu her isteği yerine getirilene. Birden insanı düşündüm. Cennetten yeryüzüne gelişi ile boynu bükük çocuk misali, önünde hayranlıkla bakacağı çeşit çeşit örnekler var. Hayatımda kime hayranlıkla bakıyorum, kimin yanında olmak istiyorum derken efendimizi(a.s.) i andım. “kişi sevdiği ile beraberdir” deyişini hatırladım da sevgisini herkesle paylaşabilen, hesapsızca sevebilen gönülleri özledim.
Özlemlerimize kavuşmak duasıyla…
Gözlemden özleme…
Arkadaşına hediye almıştı, özel bir gündü ve hediye alması gerekmişti. Sadece gerekli olduğu için alınmış bir hediyeydi. Ne hediye, ne de veriş tarzı muhatabı güldürmedi çünkü hediyeleşmenin adabı da, ahlakı da eksik kalmıştı. Hediyeyi alınca gözleri dolu dolu oldu, üzüldüğünü görünce Habil’i andım. Kabil gibi verenlere inat, Habil gibi takdim edenleri özledim.
Bir genç kızdı. Kendi başarısını anlatırken, bir başkasının başarısızlığından bahsediyordu. Başarısızlık üzerine başarı inşa etmeye çalıştığını görünce, Asiye’ yi andım. Yamuk duruş ile firavunun sarayına değil, ilkeli bir duruşla cennet sarayına talip olunca, görsellikten yana ağır basan başarı terazisine bir ayar yapmak gerektiğini düşündüm ve ilkeyle donanmış başarıyı özledim.
Aslında sakin bir çocuktu ama kardeşi ile kavga etmiş ve ona çok kızmıştı. Hiç kardeş kardeşe böyle davranır mı deyip ağzına geleni sayarken, hz. Yusuf(a.s.)’u andım. Kardeşleri ona neler yapmıştı da; sonunda onları ne kınamış, ne ayıplamıştı. Kardeşliği; kalp kırmakla bulandırmayan kardeşleri özledim.
Yaşlı bir amcaydı. Birine bir miktar para vermiş, anlatıp duruyordu. Yaptığı hayır için kendini nasıl övdüğünü duyunca Hanne’yi andım, karnındaki bebeği özgürce adarken Rabb e, “bunu benden kabul buyur” deyişini hatırladım. Verişteki edebi, nezaketi özledim.
Babası ile hiç anlaşamıyorlardı. Böyle bir babanın oğlu olduğu için çok mutsuzdu. Bu babayla yaşamamak için zihninde bir sürü arayışı vardı. Babası için ettiği lafları işitince, hz. İbrahim(a.s.)’i andım. Kendisini inkâr ve inciten babasına, dua edişini ve şefkatli tavırlarını hatırladım. Davranışını kendine yapılandan bağımsız kılan, kötü tavra da sevgi ve şefkatle cevap veren, özgür davranışı özledim.
İşler ters gitmişti ve çok bunalmıştı. Nerdeyse nefes alamaz haldeydi ve aklından intihar etmeyi bile geçiriyordu. Herşeyden ümidini kesmiş perişan halini görünce hz. Zekeriyya(a.s.)’yı andım. Allah ın dilediğine hesapsız rızık verir olduğu kendisine söylenince; nasıl da dua etmişti. Ümitle ve içtenlikle yapılan duayı özledim.
Herşey için bir bahanesi vardı öyle bir savunma mekanızması geliştirmiş ki; ne dense cevabı hazır, her durumda haklı ve her durumda savunmacıydı. Onu görünce hz Âdem(a.s.)’ i andım ve bahanelerin ardına saklanmadan, hatasını kabul edip, af dileyen erdemli davranışı düşündüm. Özür dilemeyi nitelik sayan, bahanelerden temizlenmiş söylemleri özledim.
Maddi durumu çok iyiydi. İşi, parası, ailesi, yüksek mevki, çevresi, v.b. vardı ama mutlu değildi. Sürekli şikâyet ediyordu. Onu görünce Hacer’i andım. Çölde bebeği ile yalnız kaldığında bile asla şikâyete yer vermeyen, şikâyet yerine gayreti üstlenmiş onurlu kadını hatırlayınca varlıkta şikâyet, yoklukta gayret insana ne eder dedim? Mesele varlık veya yokluk değilmiş, gayret bizden netice Allah’tan diyenlere, armağan edilmiş neticeyi özledim.
Ciddi bir güven sorunu yaşıyordu. Kim bilir neler yaşamıştı da artık kimselere güvenemez olmuştu. Böyle güvensiz kaygılı yaşamak nasıl da zor olmalıydı. O haline üzüldüm ve paygamberimizi(a.s.) andım. Öylesine emindi ki; düşmanları bile emanetlerini O’na(a.s.) teslim ediyorlardı. Daha güvenilir birini tanımıyorlardı. O(a.s.)’nu andım da güven kazanmayı, para, mevki, iş, çevre, şöhret, v.b. kazanılacaklar listesinin başına yazmayı ve güveni koruyabilmek için gerektiğinde diğerlerinden vazgeçebilmeyi tercih edecek kararları özledim.
Çok şımarık tavırları vardı. Ailesi bu çocuğu ne biçim eğitmiş diye içinden geçirenler muhtemelen çoğunluğu oluşturuyordu. Uzaktan boynu eğik, bir çocuk ilişti gözüme. Nasıl da hayran hayran bakıyordu her isteği yerine getirilene. Birden insanı düşündüm. Cennetten yeryüzüne gelişi ile boynu bükük çocuk misali, önünde hayranlıkla bakacağı çeşit çeşit örnekler var. Hayatımda kime hayranlıkla bakıyorum, kimin yanında olmak istiyorum derken efendimizi(a.s.) i andım. “kişi sevdiği ile beraberdir” deyişini hatırladım da sevgisini herkesle paylaşabilen, hesapsızca sevebilen gönülleri özledim.
Özlemlerimize kavuşmak duasıyla…
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz