Bozuk paralarla cennet alınır mı?..
:: EDEBİYAT DÜNYASI :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bozuk paralarla cennet alınır mı?..
Allah'ın verdiği akılla para ve mal kazandığımız için, Allah'ın emrine uyarak zekât vermek imanın alametidir. Müslümanlar içinde maddeten İslam'a hizmet edenler daha çok feyiz alır.
Osmanlı'nın son zamanlarında zenginler zekâtını verseydi, fakiri bulunmayan bir ülke olurduk. O zaman din düşmanları bile Müslüman olurdu.
Mümkün olsa da geri dönüp zekâtını vermeyenlere baksak, ya ocakları sönmüş yahut başına bir taş dikilmiş. Özellikle büyük şehirlerin şirin köşelerindeki villalara, kasırlara, köşklere dikkatle bakılacak olursa bunların ekserisinin sahipsiz kaldığı, yuvalarının söndüğü açıkça görülecektir.
Alın dünyalar sizin olsun alın
Türbeler söyleyin sermayenizi.
Orada toprağa dokunan alın,
Burada karınca içer denizi...
Kıymetli şeyleri elde etmek zordur. Çakıl taşı istiyorsanız ondan bol bulursunuz. İnci istiyorsanız denizin dibine ineceksiniz. Çok büyük paralar verip ev alanlar bozuk paralarla cenneti almak istiyorsa, aldanır!
Allah her şeyin hayırlısını versin. Fakirlik de zenginlik de çetin bir imtihandır. Tanıdığım birçok dindar vefat etti, gitti. Bıraktıkları servet çocuklarını baştan çıkardı. Her zengin malını, servetini, her şeyini dünyada bırakıp kabre girecektir. Eğer zekâtını vermiş ise sevap, vermemişse günah götürür.
Allah'ın verdiği beyinle kazanıyoruz, Allah'ın verdiği akılla tahsil yapıp sanat öğreniyoruz, o sanat sayesinde para kazanıyoruz. Para kazanacak kadar zeki olanlar, kendilerine zekâ veren Allah'a itaat edip, elbette zekâtlarını vermeliler.
Peygamberimiz buyurmuş ki: "Kim bir müminin dünyevi kederlerinden birini giderirse, Allah da onun kıyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir. Kişi, kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımındadır."
Fakirlik suç doğurur, fakirlik felakettir. Huzur isteniyorsa, fakiri olmayan bir millet olmalıyız.
Zekâtını vermeyen, sadece servetini dünyada bırakmakla kalmaz bir de onun vebalini ve günahını yüklenir gider. Kendisi ahirette azap çekerken, dünyada kalan yakınları, o serveti nasıl kullanacaktır? Bugün en güzel yerlerde en büyük günahların işlendiği ve günah deryasında para ile yüzüldüğü açıktır. Zekâtını vermeyen, İslam'ın şuuruna ermeyen servetiyle çocuklarını cehenneme atar.
En çok mal mülk firavunlarda vardı. En yüksek makamlar, en yüksek servet onlarındı amma firavun olarak ahirete gittiler. İlkbaharda çekirdekleri, tohumları, odunları dirilten Allah, rızık olarak bize meyveler ve sebzeler gönderiyor; fakir kullarına da bunların bir kısmını vermemizi istiyor. Verdiklerimizin yerine bu sefer de sevap veriyor, cenneti veriyor.
Para, mal bir gün mutlaka gidecek... Dünyanın parasını zevkimiz için veriyoruz, o paranın onda birini cennet için veriyor muyuz?..
Osmanlı'nın son zamanlarında zenginler zekâtını verseydi, fakiri bulunmayan bir ülke olurduk. O zaman din düşmanları bile Müslüman olurdu.
Mümkün olsa da geri dönüp zekâtını vermeyenlere baksak, ya ocakları sönmüş yahut başına bir taş dikilmiş. Özellikle büyük şehirlerin şirin köşelerindeki villalara, kasırlara, köşklere dikkatle bakılacak olursa bunların ekserisinin sahipsiz kaldığı, yuvalarının söndüğü açıkça görülecektir.
Alın dünyalar sizin olsun alın
Türbeler söyleyin sermayenizi.
Orada toprağa dokunan alın,
Burada karınca içer denizi...
Kıymetli şeyleri elde etmek zordur. Çakıl taşı istiyorsanız ondan bol bulursunuz. İnci istiyorsanız denizin dibine ineceksiniz. Çok büyük paralar verip ev alanlar bozuk paralarla cenneti almak istiyorsa, aldanır!
Allah her şeyin hayırlısını versin. Fakirlik de zenginlik de çetin bir imtihandır. Tanıdığım birçok dindar vefat etti, gitti. Bıraktıkları servet çocuklarını baştan çıkardı. Her zengin malını, servetini, her şeyini dünyada bırakıp kabre girecektir. Eğer zekâtını vermiş ise sevap, vermemişse günah götürür.
Allah'ın verdiği beyinle kazanıyoruz, Allah'ın verdiği akılla tahsil yapıp sanat öğreniyoruz, o sanat sayesinde para kazanıyoruz. Para kazanacak kadar zeki olanlar, kendilerine zekâ veren Allah'a itaat edip, elbette zekâtlarını vermeliler.
Peygamberimiz buyurmuş ki: "Kim bir müminin dünyevi kederlerinden birini giderirse, Allah da onun kıyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir. Kişi, kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımındadır."
Fakirlik suç doğurur, fakirlik felakettir. Huzur isteniyorsa, fakiri olmayan bir millet olmalıyız.
Zekâtını vermeyen, sadece servetini dünyada bırakmakla kalmaz bir de onun vebalini ve günahını yüklenir gider. Kendisi ahirette azap çekerken, dünyada kalan yakınları, o serveti nasıl kullanacaktır? Bugün en güzel yerlerde en büyük günahların işlendiği ve günah deryasında para ile yüzüldüğü açıktır. Zekâtını vermeyen, İslam'ın şuuruna ermeyen servetiyle çocuklarını cehenneme atar.
En çok mal mülk firavunlarda vardı. En yüksek makamlar, en yüksek servet onlarındı amma firavun olarak ahirete gittiler. İlkbaharda çekirdekleri, tohumları, odunları dirilten Allah, rızık olarak bize meyveler ve sebzeler gönderiyor; fakir kullarına da bunların bir kısmını vermemizi istiyor. Verdiklerimizin yerine bu sefer de sevap veriyor, cenneti veriyor.
Para, mal bir gün mutlaka gidecek... Dünyanın parasını zevkimiz için veriyoruz, o paranın onda birini cennet için veriyor muyuz?..
CANSEVER- Mesaj Sayısı : 37
Rep :
Points : -6
Kayıt tarihi : 04/09/08
:: EDEBİYAT DÜNYASI :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz