Kur´anin gecmis dönemlerle ilgili haberleri-2
1 sayfadaki 1 sayfası
Kur´anin gecmis dönemlerle ilgili haberleri-2
Kur´anin gecmis dönemlerle ilgili haberleri-2
HZ. MUSA VE DENİZİN YARILMASI Firavun olarak bilinen Mısır kralları, eski Mısır'ın çok tanrılı batıl dininde, kendilerini ilah olarak kabul etmekteydiler. Allah, hem Mısır halkının hak dine karşı batıl bir sistemi benimsemiş olduğu, hem de İsrailoğulları'nın köleleştirildiği bir dönemde, Hz. Musa'yı elçisi olarak Mısır kavmine göndermiştir.
Ancak eski Mısırlılar -başta Firavun ve çevresi olmak üzere- Hz. Musa'nın hak dine davetine rağmen putperest inançlarından vazgeçmiyorlardı. Hz. Musa, Firavun'a ve yakın çevresine sakınmaları gereken şeyleri açıklamış ve onları Allah'ın azabına karşı uyarmıştı. Buna karşılık onlar isyan edip Hz. Musa'yı delilik, büyücülük ve yalancılıkla suçlamışlardı. Firavun ve kavmine çok sayıda bela verilmesine rağmen, onlar Allah'a teslim olmamışlar; Allah'ı tek İlah olarak kabul etmemişlerdi. Hatta başlarına gelenlerden ötürü Hz. Musa'yı sorumlu tutarak, onu Mısır'dan sürmek istemişlerdi. Allah Kuran'da, Hz. Musa ve beraberindeki müminlere şöyle buyurmaktadır:
Musa'ya: 'Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz' diye vahyettik. Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. "Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur. Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Biz ise uyanık bir toplumuz" (dedi). Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da. İşte böyle; bunlara İsrailoğulları'nı mirasçı kıldık. Böylece (Firavun ve ordusu) Güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. (Şuara Suresi, 52-60)
Kuran'da bildirildiği üzere, bu takibin ardından iki topluluk karşı karşıya geldikleri sırada, Allah denizi yararak Hz. Musa'yı ve onunla birlikte iman edenleri kurtarmış, Firavun ve kavmini ise helaka uğratmıştır. Kuran'da Allah'ın iman edenlere bu yardımı şöyle bildirilir:
Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu. Ötekileri de buraya yaklaştırdık. Musa'yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk. Şüphesiz, bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir. (Şuara Suresi, 63-68
Haritada Hz. Musa'nın Mısır'dan çıktıktan sonra izlediği yol ve denizi geçtiği tahmini yer görünüyor.
Grafikte denizin sığ ve derin yerleri gösterilmiştir. Sina Yarımadası ve Arabistan tarafından birbirine en yakın olan bölümleri bu noktada.
Bu konuyla ilgili olarak yakın geçmişte bulunmuş, Firavun zamanından kalma papirüslerde şöyle bir izaha rastlanmaktadır:
Sarayın beyaz odasının muhafızı kitaplarının reisi Amenamoni'den katip Penterhor'a:
Bu mektup elinize ulaştığı vakitte ve noktası noktasına okunduğu zaman, kalbini müteessir edecek bir halde olan müellim felaketi, girdaba gark olma felaketlerini öğrenerek kalbini kasırga önündeki yaprak gibi en şiddetli ızdıraba teslim et...
... Musibet şiddetli zaruret birden bire onu zabtetti. Sular içinde uyku, canlıyı acınacak bir şey yaptı... Reislerin ölümünü, kavimlerin efendisinin şarkların ve garpların kralının mahvolmasını tasvir et. Sana gönderdiğim haber hangi habere kıyas edilebilir?209
Kuran'da geçmişle ilgili bildirilen olayların, günümüzde tarihi kanıtlarla aydınlanması kuşkusuz ki Kuran'ın önemli bir mucizesidir. (Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, Hazreti Musa, Kavimlerin Helakı, Araştırma Yayıncılık)
Hz. Musa ve İsrailoğulları'nın Kızıldenizdeniz'i geçerken yaşadıkları bu mucize, birçok araştırmaya konu olmuştur. Yapılan arkeolojik araştırmalarda, Mısır'dan çıktıktan sonra Kızıldeniz'e kadar izlenen yolun yanı sıra, Firavun ile Hz. Musa ve kavminin karşı karşıya kaldıkları yerin, coğrafi açıdan dağlarla çevrili bir konumda olduğu da tespit edilmiştir. (En doğrusunu Allah bilir)
Cebel-il Musa olarak bilinen dağ, genel kabule göre Sina Yarımadası'ndadır. Ancak, yeni bulgular Kızıl denizin arabistan kıyısında olduğunu gösteriyor.Hz. Musa ve İsrailoğulları için uzun ve zorlu bir yoldan sonra dağların arasında bir çıkış yolu gözüküyordu.Sina Yarımadası'nın körfeze açılan bölümü.
Bu bilgiler ışığında yola çıkan bilim adamları birçok araştırma ve incelemeden sonra, denizin nasıl ikiye ayrıldığı konusunda çarpıcı sonuçlarla karşılaştılar. Araştırmaların sonuçları Kuran'da haber verilen olayla tamamen mutabıktı.
Naum Volzinger ve Aleksei Androsov adlı iki Rus matematikçi, Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i "ortadan ikiye" ayırmasının mümkün olduğunu matematiksel olarak kanıtladılar. Rus matematikçiler, bu mucizenin olasılık hesabı üzerinde duran bilim adamlarının aksine, mucizeyi oluşturabilecek koşulları incelediler ve bu incelemeler onları mucizeyi doğrulayan sonuçlara ulaştırdı.
Firavun'a ait kraliyet arabası Mısır'da müzede sergileniyor, bu arabanın benzerinden denizin ikiye ayrıldığı yerde yapılan araştırmalarda bulundu.
Söz konusu bilim adamlarının Rusya Bilimler Akademisi bültenindeki açıklamalarına göre, Kızıldeniz'de o zamanlar yüzeye yakın dev bir kayalık bulunmaktaydı. Bu durumdan yola çıkarak, söz konusu bilim adamları, kayalığın su seviyesi üzerinde kalmasını sağlayacak fırtınanın şiddeti ve rüzgarın hızını belirlemeye çalıştılar. Yaptıkları çalışmalar sonucunda, hızı saniyede 30 metreye ulaşan bir rüzgarın, denizin çekilerek kayalığı su seviyesinin üzerinde tutmasını sağlayabileceği anlaşıldı. Rusya Okyanusbilim Enstitüsü'nden Naum Volzinger, bu durumda sayıları 600 bini bulan Yahudi'nin 7 kilometre uzunluktaki kayaları izleyerek, dört saatte karşı kıyıya ulaşabileceği sonucuna vardıklarını anlattı. Yahudilerin geçmesinden yarım saat sonra ise kayaların yeniden sular altında kalmış ve onları takip eden Mısırlıların da bu şekilde boğulmuş olabileceğini söyledi.210 Ayrıca Volzinger, çalışma arkadaşı Androsov ile birliket Isaac Newton'un şu sözünden yola çıkarak bu çalışmaya başladıklarını ifade etmiştir:
Allah'ın Dünya'yı fizik kanunları ile yönettiğine ikna oldum.211
Unutulmamalıdır ki, bu doğa olayının her zaman olma ihtimali bulunmaktadır. Allah'ın dilemesiyle, rüzgarın hızı, yeri ve zamanı gibi koşullar gerektiği şekilde gerçekleştiğinde bu mucize yeniden oluşabilir. Ancak buradaki asıl mucizevi yön, bu olayların tam da Hz. Musa ve İsrailoğulları'nın yenilgiye uğrayacakları bir anda gerçekleşmiş olmasıdır. Tam Hz. Musa ile birlikteki topluluğun geçeceği vakit suların çekilip, Firavun ve ordusu geçerken suların tekrar yükselmesi, Allah'ın müminlere yardımının açık bir örneğidir. Nitekim Hz. Musa bu zorlu anda Allah'a dayanıp güvenerek son derece güzel bir ahlak örneği sergilemiştir:İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'nın adamları: "Gerçekten yakalandık" dediler. (Musa "Hayır" dedi. "Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir." (Şuara Suresi, 61-62)
HZ. MUSA VE DENİZİN YARILMASI Firavun olarak bilinen Mısır kralları, eski Mısır'ın çok tanrılı batıl dininde, kendilerini ilah olarak kabul etmekteydiler. Allah, hem Mısır halkının hak dine karşı batıl bir sistemi benimsemiş olduğu, hem de İsrailoğulları'nın köleleştirildiği bir dönemde, Hz. Musa'yı elçisi olarak Mısır kavmine göndermiştir.
Ancak eski Mısırlılar -başta Firavun ve çevresi olmak üzere- Hz. Musa'nın hak dine davetine rağmen putperest inançlarından vazgeçmiyorlardı. Hz. Musa, Firavun'a ve yakın çevresine sakınmaları gereken şeyleri açıklamış ve onları Allah'ın azabına karşı uyarmıştı. Buna karşılık onlar isyan edip Hz. Musa'yı delilik, büyücülük ve yalancılıkla suçlamışlardı. Firavun ve kavmine çok sayıda bela verilmesine rağmen, onlar Allah'a teslim olmamışlar; Allah'ı tek İlah olarak kabul etmemişlerdi. Hatta başlarına gelenlerden ötürü Hz. Musa'yı sorumlu tutarak, onu Mısır'dan sürmek istemişlerdi. Allah Kuran'da, Hz. Musa ve beraberindeki müminlere şöyle buyurmaktadır:
Musa'ya: 'Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz' diye vahyettik. Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. "Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur. Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Biz ise uyanık bir toplumuz" (dedi). Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da. İşte böyle; bunlara İsrailoğulları'nı mirasçı kıldık. Böylece (Firavun ve ordusu) Güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. (Şuara Suresi, 52-60)
Kuran'da bildirildiği üzere, bu takibin ardından iki topluluk karşı karşıya geldikleri sırada, Allah denizi yararak Hz. Musa'yı ve onunla birlikte iman edenleri kurtarmış, Firavun ve kavmini ise helaka uğratmıştır. Kuran'da Allah'ın iman edenlere bu yardımı şöyle bildirilir:
Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu. Ötekileri de buraya yaklaştırdık. Musa'yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk. Şüphesiz, bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir. (Şuara Suresi, 63-68
Haritada Hz. Musa'nın Mısır'dan çıktıktan sonra izlediği yol ve denizi geçtiği tahmini yer görünüyor.
Grafikte denizin sığ ve derin yerleri gösterilmiştir. Sina Yarımadası ve Arabistan tarafından birbirine en yakın olan bölümleri bu noktada.
Bu konuyla ilgili olarak yakın geçmişte bulunmuş, Firavun zamanından kalma papirüslerde şöyle bir izaha rastlanmaktadır:
Sarayın beyaz odasının muhafızı kitaplarının reisi Amenamoni'den katip Penterhor'a:
Bu mektup elinize ulaştığı vakitte ve noktası noktasına okunduğu zaman, kalbini müteessir edecek bir halde olan müellim felaketi, girdaba gark olma felaketlerini öğrenerek kalbini kasırga önündeki yaprak gibi en şiddetli ızdıraba teslim et...
... Musibet şiddetli zaruret birden bire onu zabtetti. Sular içinde uyku, canlıyı acınacak bir şey yaptı... Reislerin ölümünü, kavimlerin efendisinin şarkların ve garpların kralının mahvolmasını tasvir et. Sana gönderdiğim haber hangi habere kıyas edilebilir?209
Kuran'da geçmişle ilgili bildirilen olayların, günümüzde tarihi kanıtlarla aydınlanması kuşkusuz ki Kuran'ın önemli bir mucizesidir. (Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, Hazreti Musa, Kavimlerin Helakı, Araştırma Yayıncılık)
Hz. Musa ve İsrailoğulları'nın Kızıldenizdeniz'i geçerken yaşadıkları bu mucize, birçok araştırmaya konu olmuştur. Yapılan arkeolojik araştırmalarda, Mısır'dan çıktıktan sonra Kızıldeniz'e kadar izlenen yolun yanı sıra, Firavun ile Hz. Musa ve kavminin karşı karşıya kaldıkları yerin, coğrafi açıdan dağlarla çevrili bir konumda olduğu da tespit edilmiştir. (En doğrusunu Allah bilir)
Cebel-il Musa olarak bilinen dağ, genel kabule göre Sina Yarımadası'ndadır. Ancak, yeni bulgular Kızıl denizin arabistan kıyısında olduğunu gösteriyor.Hz. Musa ve İsrailoğulları için uzun ve zorlu bir yoldan sonra dağların arasında bir çıkış yolu gözüküyordu.Sina Yarımadası'nın körfeze açılan bölümü.
Bu bilgiler ışığında yola çıkan bilim adamları birçok araştırma ve incelemeden sonra, denizin nasıl ikiye ayrıldığı konusunda çarpıcı sonuçlarla karşılaştılar. Araştırmaların sonuçları Kuran'da haber verilen olayla tamamen mutabıktı.
Naum Volzinger ve Aleksei Androsov adlı iki Rus matematikçi, Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i "ortadan ikiye" ayırmasının mümkün olduğunu matematiksel olarak kanıtladılar. Rus matematikçiler, bu mucizenin olasılık hesabı üzerinde duran bilim adamlarının aksine, mucizeyi oluşturabilecek koşulları incelediler ve bu incelemeler onları mucizeyi doğrulayan sonuçlara ulaştırdı.
Firavun'a ait kraliyet arabası Mısır'da müzede sergileniyor, bu arabanın benzerinden denizin ikiye ayrıldığı yerde yapılan araştırmalarda bulundu.
Söz konusu bilim adamlarının Rusya Bilimler Akademisi bültenindeki açıklamalarına göre, Kızıldeniz'de o zamanlar yüzeye yakın dev bir kayalık bulunmaktaydı. Bu durumdan yola çıkarak, söz konusu bilim adamları, kayalığın su seviyesi üzerinde kalmasını sağlayacak fırtınanın şiddeti ve rüzgarın hızını belirlemeye çalıştılar. Yaptıkları çalışmalar sonucunda, hızı saniyede 30 metreye ulaşan bir rüzgarın, denizin çekilerek kayalığı su seviyesinin üzerinde tutmasını sağlayabileceği anlaşıldı. Rusya Okyanusbilim Enstitüsü'nden Naum Volzinger, bu durumda sayıları 600 bini bulan Yahudi'nin 7 kilometre uzunluktaki kayaları izleyerek, dört saatte karşı kıyıya ulaşabileceği sonucuna vardıklarını anlattı. Yahudilerin geçmesinden yarım saat sonra ise kayaların yeniden sular altında kalmış ve onları takip eden Mısırlıların da bu şekilde boğulmuş olabileceğini söyledi.210 Ayrıca Volzinger, çalışma arkadaşı Androsov ile birliket Isaac Newton'un şu sözünden yola çıkarak bu çalışmaya başladıklarını ifade etmiştir:
Allah'ın Dünya'yı fizik kanunları ile yönettiğine ikna oldum.211
Unutulmamalıdır ki, bu doğa olayının her zaman olma ihtimali bulunmaktadır. Allah'ın dilemesiyle, rüzgarın hızı, yeri ve zamanı gibi koşullar gerektiği şekilde gerçekleştiğinde bu mucize yeniden oluşabilir. Ancak buradaki asıl mucizevi yön, bu olayların tam da Hz. Musa ve İsrailoğulları'nın yenilgiye uğrayacakları bir anda gerçekleşmiş olmasıdır. Tam Hz. Musa ile birlikteki topluluğun geçeceği vakit suların çekilip, Firavun ve ordusu geçerken suların tekrar yükselmesi, Allah'ın müminlere yardımının açık bir örneğidir. Nitekim Hz. Musa bu zorlu anda Allah'a dayanıp güvenerek son derece güzel bir ahlak örneği sergilemiştir:İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'nın adamları: "Gerçekten yakalandık" dediler. (Musa "Hayır" dedi. "Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir." (Şuara Suresi, 61-62)
güney- Mesaj Sayısı : 581
Nerden : mardin
Rep :
Points : -12
Kayıt tarihi : 05/08/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz